İslam Tarihi I. Cilt
Kitabımızn PDF Linki: https://abdulkadirturan.com/tema/blog/uploads/reklamlar/DUNDEN_BUGUNE_YSLAM_TARYHY_1._CYLT_1.pdf
İslam Tarihi Üzerine
Ön Söz
Tarih okumak; bugünü anlama, yarını ön görme çabasıdır. Bu yanıyla tarih, günün gerçekliği içinde sürekli yazılmayı gerektiriyor. Oysa önümüze konan İslam tarihleri ya geçmişi olduğu gibi naklediyor ya da çağın İslam düşmanlarının İslam tarihi ile ilgili oluşturmak istedikleri kuşkularla örülüdür. Müslümanlar olarak bugün bir düşünsel bunalım yaşıyoruz ve bu düşünsel bunalımda tarih ilmini ihmal etmemizin payı vardır. Biz, İslam’ın üçüncü beş yüz yılının sonlarındayız. Önceki iki beş yüzyılda kıymetli İslam tarihi çalışmaları yapıldı. Müslümanlar, tarih ilmi konusunda insanlığını önünde yürüdüler. Müslümanların yaptığı tarih çalışmaları dışındaki tarih çalışmaları kimi zaman yaşlı birinin notları, kimi zaman basit hikâyeler ve hatıralara niteliğindedir. Gerçek anlamda tarih ilmi Müslümanlarla başlamıştır. Müslümanlar tarih ilmiye uğraştılar. Çünkü Kur’an, bize hem kimi tarihî vakaları aktarır hem geçmiş kavimlerin başına gelenleri araştırmamızı doğrudan veya dolaylı emreder: “Sizden önce (ki milletlerin başından) nice olaylar gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezin dolaşın da yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu bir görün.” (Âl-i İmrân, 137) “(Yine) onlar, yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler. Yeryüzünü sürüp işlemişler ve orayı kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi. Allah, onlara asla zulmediyor değildi. Fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.” (Rûm Sûresi, 9) Biz, önceki peygamberlerin de Nebiyy-i Zişan Hz. Muhammed Mustafa salallahü aleyhi veselem’in de yaşadıklarından bazı hususları bizzat Kur’an-ı Azim’den öğreniyoruz. Hz. Muhammed Mustafa salallahü aleyhi veselem de Ashab-ı Kiramına (Allah adı Ashab arasında geçenlerin tamamından razı olsun) önceki kavimlerin yaşadığı bazı hususları aktarmış, onlar da bize kadar ulaştırmışlardır. Dolayısıyla Müslümanların tarih ilmiyle uğraşmasının kaynağı Kur’an ve Sünnettir. İslam alimleri tarihi, Siyer’i (gazveleri, seriyeleri ve diğer hususları) İslam’ı anlatma bağlamında bize anlatmışlardır. İslam tarihi külliyatı böyle ortaya çıktı. Buna rağmen biz İslam’ın üçüncü beş yüzyılında pek çok ilmi ihmal ettiğimiz gibi tarih ilmini de ihmal ettik. İslam tarihini ya ilk iki beş yüzyılın eserlerinden ya da İslam düşmanı Oryantalistlerin (Şarkiyatçıların) yazdıklarından okuduk. İlk iki beş yüzyılda İslam alimleri tarafından yazılanların zamanı geçmez lâkin onların her devirde yeni çalışmalara kaynaklık etmesi gerekir. İslam düşmanlarının yazdıklarına gelince onları eleştirmek mahiyetinde yazılanların dahi büyük bir bölümü mahsurludur. İlk iki beş yüzyılda yazılmış İslam tarihlerinin günümüze kalmış, bilinenlerinin tamamını okudum. Dedim ki bugünün insanı bunlardan olduğu gibi istifade edemez. Bunlardan istifadeyle yeni eserlerin yazılması zaruridir. İslam tarihçileri, bir araya gelmiş de anlaşmışçasına İslam’ı sevdirmek ve Müslümanları bütünleştirip İslam’ın emirlerini yaşamaya sevk etmek için İslam tarihini anlatmışlardır. Kimi iyi niyetli Müslüman aydınlar tarafından bilinçsizce tavsiye edilen oryantalistleri okuduğumda ise şunu gördüm. Oryantalistler İslam tarihini anlatırken sanki bir araya gelip de bir strateji doğrultusunda çalışmak üzere sözleşmişçesine şunları özenle yapıyorlar: 1. İslam hakkında kuşkular uyandırmaya çalışıyorlar. 2. Müslümanların arasına tefrika koymak için her ayrıntıyı değerlendiriyorlar. 3. İlk anda ustalıkla, doğru konuşuyormuş algısı oluşturup sonra tamamen aldatmaya yönelik metinleri peş peşe diziyorlar. Bunun için hesaplarına gelen rivayetleri peş peşe dizip akılları saptırıyorlar. Hakikatte doğruya düşmanlık konusunda onların insan katletmekte müsrif Moğol askerlerinden ya da ülkeler istila eden sömürgeci Batılı askerlerden hiçbir farkı yoktur. Onların varisleridirler. 4. Sünnet-i Seniye’ye her tür bilim insanı olma onurunu hiçe sayarak düşmanlık yapıyorlar, adeta ilk hedefleri, Sünnet hakkında kuşkuya düşürmektir. 5. Müslümanlara örnek olacak İslam alimlerini gözden düşürmek için titiz üretimler yapıyorlar. 6. Bugüne seslenen eserler yazarken imam bir ümmet yerine esir bir ümmet hedefiyle hareket ediyorlar. 7. İslam tarihini menfi hadiselerle örülü gösterirken Müslümanları bugün ve yarınları hakkında karamsarlığa düşürmek için ter döküyorlar. Bu hâl içinde gerek İslam tarihi derslerimde gerek konferanslarımda benden İslam tarihi kitabı tavsiyesi isteyenler karşısında ne diyeceğimi bilemedim. Şehid Seyyid Kutub da Allah rahmet eylesin, “İslam’da Sosyal Adalet” eserinin son kısmında bizim bütün sosyal ilimlerimiz gibi tarihimizi de baştan sona yeniden ele almamızı tavsiye etmektedir. Onun tavsiyesi ile benim tavsiye eser talep edenler karşısındaki çaresizliğim beni muhtasar da olsa bir İslam tarihi yazmaya yöneltti. Bu çalışma, Allah’ın izniyle çok kapsamlı araştırmaların ve defalarca sözlü anlatımın ardından kaleme alınmıştır. Dolayısıyla kaynak okumalarında olduğu gibi aktarımların metinde yer alışında da titizlik gösterilmiştir. Bununla beraber rahat okunsun diye kaynaklarımı dipnotlarla belirtme ihtiyacı duymadım. Kaynağımı sadece zaman zaman ihtiyaç duyduğumda metin içinde belirttim. Yine rahat okunsun diye dilimi de kimi zaman şikayetlere konu olan akademik anlatımımdan mümkün oldukça uzak tuttum. Bu, kesinlikle bugüne kadar yazılmış İslam tarihlerinden istifade eden ama onlardan farklı bir İslam tarihi çalışmasıdır, özgün bir çalışmadır. Genel olarak vakalardaki hikmetleri yazarak okuyucunun işini kolaylaştırmaya çalıştım. Bu yanıyla bu çalışmanın İslam tarihi çalışmalarına farklılıklar katacağına ve zihninizdeki pek çok soruya cevap vereceğine inanıyorum. Çalışma bizden, tevfik Allah’tandır…
BİR CEVAP YAZ