Selâhaddin-i Eyyûbî İle İlgili Kaynakalr
PDF Kitap Link: https://abdulkadirturan.com/tema/blog/uploads/reklamlar/Salahaddin-i_Eyyubi_Yle_ilgili_kaynaklar_pdf_kitap.pdf
Selâhaddîn-i Eyyûbî Devri İle İlgili Kaynaklar
Ön Söz
Selâhaddîn-i Eyyûbî Hazretleri, dünya tarihini değiştiren şahsiyetlerden biridir. Bu değişimin bir bölümü bizzat kendi şahsiyeti ile; diğer bölümü onun babası Necmeddin Eyyûb, amcası Şîrkûh ve Sultan Nûreddin Mahmud Zengî’nin faaliyetlerinden de istifade ile kurduğu düzenle ilgilidir. Selâhaddin, Haçlılara karşı verdiği mücadele ile sadece Batı’nın doğuya doğru yol alışını durdurmamış; kurduğu sistemle, Uzak Doğu’dan gelen Moğolların dünyayı ele geçirmesinin de önüne geçmiştir.
Selâhaddin, 532/1138’de Bağdat’ın kuzeyindeki Tikrit’te doğdu. Haçlılarla mücadele sahası Şam ve çevresinde büyüdü. Mukaddes İslâm beldelerinin deniz yönünden Batı’ya karşı muhafızı konumundaki Mısır’a hakim olup İslâm dünyasını bütünleştirdi. Ardından Kudüs’ü Haçlı istilasından kurtaran ve III. Haçlı Seferi’ni durduran Selâhaddin, sadece İslâm dünyasının değil, Batı’nın da takdir ettiği büyük bir asker ve adil bir hükümdardır. Onun askeri dehasının yanında merhametli şahsiyeti ve adaleti de dünyanın dikkatini çekmiştir. Şahsiyetinde askeri deha ile merhameti; devlet idaresinde de güç ile adaleti bütünleştirmesiyle dünya tarihinin örnek hükümdarları arasında yer almış, kendisinden sonraki hükümdarlar, onunla kıyaslanmaya başlamıştır. Bu da hiç kuşkusuz henüz ilk günden onunla ilgili geniş bir müktesebatın oluşmasına vesile olmuştur. Bu müktesebatın geliştirilmesi İslâm dünyası bağlamında vefatından yaklaşık üç yüz yıl sonra durmuş ama Batı’da devam etmiştir.
Miladî 19. yüzyıla gelindiğinde Müslüman gençler, Selâhaddin’i ne yazık ki Batılı araştırmacılardan tanımaya başlamışlardır. Oysa Batılı araştırmacılar, Selâhaddin’in merhamet ve adaletinin kö- kenini oluşturan yetişme kaynaklarını, İslâm’ın onun şahsiyeti üzerindeki etkisini görmezden gelmeye özen göstermişler, Selâhaddin’i seküler bir şahsiyet gibi yüceliği kendisiyle başlayan yüce bir kral gibi tanıtmışlardır. Aynı şekilde Batılı araştırmacılar, Selâhaddin’in kurduğu sistemdeki sürekliliği de Batı çıkarları doğrultusunda görmezden gelme çabası vermişlerdir. Onların Selâhaddin’i; sadece yüce bir şahsiyet, adaletli bir idareci ve büyük bir asker olan dünya vatandaşı bir Selâhaddin’dir. Batı’nın reform sonrasında ihtiyaç duyduğu büyük ve birleştirici bir şahsiyeti örnekleme yönünde anlatılmış bir Selâhaddin’dir. “Din adamı” olmaması ve Batılı olmaması ile bütün Batı’ya örnek olmaya uygun nadide bir modeldir. Bu modelin esasları henüz Dante (ö.1321) gibi reformun ilk habercileri tarafından ortaya konmuş; model, 19. yüzyılda Batı’nın kendisini tamamlamasıyla tamamlanmıştır.
İslâm dünyası, 19. yüzyılda uğradığı Batı istilası karşısında bir kurtarıcı modeli aramış ve Selâhaddin’i Batılı anlatılarda bu kurtarıcı modellerden biri olarak keşfetmiştir. Lâkin aynı etki altında Selâhaddin’in askeri yanı ön plana çıkarılırken onun yetişmesini sağlayan etkenler, gözden kaçırılmıştır. Bunun için, aradan geçen zamana rağmen Selâhaddin’in yetişmesini sağlayan etken ve koşullar hakkında, geleceğimize yön verecek çalışmalar yapılmamıştır. Selâhaddin’le ilgili araştırmalarım, bu eksiği gidermeye yönelik yapılmıştır ve meselenin bu yönü hâlâ Müslüman araştırmacıları beklemektedir.
Araştırmak, hiç kuşkusuz kaynaklara inmeyi zorunlu kılmaktadır. Selâhaddin’le ilgili kaynaklar, genel olarak onun yetiştiği zemini anlatan kaynaklar (İbnü’l-Kalânisî, Azimî…), devrinin kaynakları (Kâtip İmâd, Kadı Fazıl’ın mektupları, İbn Şeddâd, İbnü’l-Esîr…), onun vefatından sonra kaleme alınıp onu sonraki çağlara önder bir şahsiyet olarak tanıtan kaynaklar (İbn Hâllikân, Ebû Şâme, İbn Vâsıl …) şeklinde sınıflandırılabilir.
Bu çalışmada kaynak eserlerle birlikte araştırmalar da değerlendirilmiştir. Kaynakların ve kaynaklara yakın dönemde yazılan eserlerin anlatımında böyle bir sınıflandırılmaya gidilmemiş, sıralamada
müverrihlerin vefat tarihi dikkate alınmıştır. Bu çalışmada her müverrih tanıtılmış ve onun Selâhaddin’le ilgili özgün bir değerlendirmesi söz konusu ise ona da yer verilmiştir
BİR CEVAP YAZ