Seçim sadece seçim değildir
Eskilerin “Mağrib” dedikleri Fas, yıllar yılı krallık idaresi altında, İsrail`in İslam dünyasındaki en önemli dostları arasındaydı.
Eski Fas Kralı II. Hasan, kendisini Hz. Hasan`ın soyundan gelen bir seyyid olarak tanıtmasına rağmen İsrail`e adeta gönül bağıyla bağlıydı. Öyle ki Fas`ın bayrağındaki siyon yıldızının dahi özellikle Yahudi dostluğunun vurgulanması için kullanıldığı iddia ediliyor.
Fas Krallığında Yahudilerin nüfusu % 0.5 gibi çok düşük. Ama Kraliyet`in İsrail gibi içerideki Yahudilerle de yakın bir dostluğu vardı.
Kral, Fas Yahudilerine geniş imkânlar verirdi, eski Fas hükümetlerinin neredeyse tümünde bir Yahudi bakan bulunurdu. Ayrıca kralın ticaret ve ekonomiden sorumlu müsteşarları da genellikle Yahudilerden seçiliyordu.
İsrail`deki Yahudilerin 600 binden fazlası Fas Yahudisi. Başka bir ifadeyle Fas, İsrail`e en fazla nüfus desteği veren ülkelerdendi. Dolayısıyla İsrail`in kuruluşunda farklı bir yere sahipti. Fas, İsrail`e yerleşen Yahudilerin vatandaşlığını iptal etmiyor, onların ülkeyle bağını sürdürüyordu. Onlar üzerinden Fas`la İsrail arasında sürekli bir ilişki korunuyordu.
Başta Bosna Müslümanları olmak üzere Yahudi lobisine ulaşmak isteyen Müslümanlar dahi Fas Krallığının lobi imkanlarından yararlanıyordu. Camp David anlaşmasının yolu da Fas`tan geçmişti. Kral, anlaşmanın yapılmasındaki aracı kişiydi. Camp David anlaşmasından dönen İsrailliler, Fas uğradıktan sonra İsrail`e dönmüşlerdi.
Kral, İslam İşbirliği Teşkilatı`nda Kudüs Komitesi`nin daima başkanlığını da yapıyordu. Aslında bu başkanlıkla Teşkilatın İsrail`le ilişkilerini kontrol altında tutuyordu.
Şimon Perez, İsrail başbakanı ve savunma bakanı iken 1995`te Fas`a gitmişti. Fas Kralı II. Hasan 1999`da öldüğünde ise İsrail Cumhurbaşkanı Ezer Weizman, İsrail Başbakanı Ehud Barak cenaze törenine birlikte katılmışlardı.
Fas-İsrail ilişkileri bu minval üzere giderken Fas, Arap Baharı`ndan sonra karışıklıklar yaşamamak için, 1 Temmuz 2011 tarihinde referanduma sunulan Anayasa ile seçimli sisteme kısmi bir geçiş yaptı. Ama bu kısmi geçişe rağmen 2011`de yapılan seçimlerde başbakanlığı İhvan-ı Müslimin kökenli, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel başkanı Abdullah Benkirane kazandı. Sonraki seçimlerde tekrar İhvan öne çıktı, bu sefer başbakanlığı yine aynı partiden Saadeddin Osmanî kazandı.
Fas, kısmi serbest seçimlere geçtiği günden bu yana bir değişim geçiriyor, Fas`ın adı artık İsrail`le dostlukla değil, İsrail karşıtlığı ile anılıyor.
Perez, 2015`te Fas`a gitmek istediğinde üzerinde hiçbir resmi unvan bulunmamasına rağmen, Fas`ta protestolar düzenlendi. Perez, “Ortadoğu ve Kuzey Afrika İçin Clinton Küresel Girişimi Toplantısı”na katılmak üzere Fas`a gidecekti, gidişinin Fas`tan öte uluslar arası tarafı vardı. Ama Perez, Fas ziyaretini iptal etmek zorunda kaldı.
Fas`ta Kral 1999`da değişti, II. Hasan`ın tahtında 1999`dan beri oğlu V. Muhammed bulunuyor. Ama Kraliyetin zihniyeti değişmiş değil. Kral V. Muhammed, Adalet ve Kalkınma Partisi`nin iktidarını engellemek için elinden geleni yaptı, başaramadı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2013`te Fas`ı ziyaret ettiğinde Kral, kendisiyle görüşmedi; ama aynı Kral, 2016`da Şimon Perez öldüğünde gömü törenine yine Yahudi olan özel temsilcisini gönderdi.
Kralın bu tutumuna rağmen, Fas, seçilmiş hükümetin inisiyatifiyle İsrail`le ilişkilerini gözden geçiriyor. Fas`taki İsrail karşıtlığı sivil toplum kuruluşlarının 4 Aralık 2017`de ülkenin yönetimine çağrıda bulunarak, İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesini suç kabul eden bir yasa çıkarılmasını isteme boyutuna vardı.
İslam dünyasında statüko İsrail`den yanadır ve İsrail`in lehinedir. Halkın iradesi ise İsrail karşıtıdır. Halkın iradesi sandığa yansıdıkça İsrail ve onu himaye eden güçler çıldırmaktadır.
Yahudilerin kontrol ettiği uluslar arası lobi Fas`ta halkın iradesinin yönetime yansımasından ve bunun Fas-İsrail ilişkilerini değiştirmesinden öylesine rahatsız oldu ki Twitter, Fas Başbakanı Saadedin Osmanî`nin hesabını dahi bloke etti.
Bir başbakanın hesabını bloke etmek… Görülmüş şey midir? Ama mesele İsrail olunca oluyor. Daha doğrusu halkın iradesinin Fas yönetimine yansıması özgürlükten, hürriyetten söz eden uluslar arası güçlerin bütün ikiyüzlülüğünü ortaya çıkarıyor.
Acaba Twitter, Saadedin Osmanî seçimlere giriyor diye onu tekfir edenlerden kaçının hesabını kapattı?
Veya şöyle düşünelim:
Suudi Arabistan`da seçim olursa İsrail`le ilişkilerin açığa vurulmasından yana olacak kadar fütursuz olan Muhammed bin Selman mı iktidara gelecek? Yoksa Filistinlilerin yanında yer alan Saadedin Osmanî gibi bir şahsiyet mi?
Seçimler işte bunun için sadece seçim değildir. Seçimlere katılım aynı zamanda uluslar arası güçleri çıldırtmaktır.
Seçimlere katılmak, onların İslam dünyasını bitirme rüyalarını bir çığlıkla bitirmektir.
Onlar için en iyi yönetici hiç seçilmemiş olan Fas Kralıdır, Suudi ve Birleşik Arap Emirlikleri Veliahtlarıdır. Onlar için iyi yönetici General Sisi gibi darbeyle yönetime el koyup sembolik seçimler yapanlardır.
Neticesi de her ikisi de halkın iradesini yok saymaktadır.
Onlar için kötü yönetici ise ne olursa olsun halkın iradesini dikkate alan yöneticidir. Batı`nın İslam dünyasında seçimli sistemi desteklediği kocaman bir yalandı.
Batı, İslam ülkelerinde seçimlerin yapılmasını istememekte; seçimlerin yapıldığı ülkelerde İslamî kesimlerin seçimlere daha az ilgi duyması için elinden geleni yapmaktadır.
Haziran 2018/ Doğruhaber Gazetesi
BİR CEVAP YAZ