SELÂHADDÎN-İ EYYÛBÎ DEVRİ’NDE (1169-1193) MISIR’DA ASAYİŞ SİYASETİ
Mısır’ı 358/969’dan beri yöneten Fâtımî yönetiminde devlet; Fâtımî hanedanı, başvezirler, sair devlet ricali ve kökenlerine göre gruplandırılmış ordu mensupları arasında bölünmüştü. Mısır’da asayiş geleneksel ve daha çok keyfi yöntemlerle sağlanıyordu. Fâtımî hanedanı, yönetimin bölünmüşlüğünü
hanedan yönetiminin devamı için bir imkân gibi değerlendiriyordu. Ülkede farklı sınıfların te’dibi ve genel asayiş için Dârü’l-Mauna türünde devasa zindanlardan istifade edildiği gibi Nil Nehri’ne nazır Darü’l-Gazel gibi türlü eğlencelerin düzenlendiği köşklerden de üst toplumsal sınıfların tatmini için istifade ediliyordu. Başveziri öldüren üst muhalefet lideri isyancının başvezir ilan edildiği ülkede iç çatışmalar süreklilik kazanmış ve tarafların devlete hâkim olmak için dışarıyla kurdukları temaslardan dolayı ülke beka sorunu ile karşı karşıya idi. Selâhaddîn-i Eyyûbî, Mısır’a hâkim olunca (564/1169) sistemin bütünlüğünü esas alan bir asayiş siyaseti benimsedi. İslam dünyasını bölen Fâtımî hanedanının iktidarına son verirken devlet ve toplumu bütün kurum ve unsurları ile aynı hedef doğrultusunda bütünleştirme yönünde bir strateji takip etti. Bütünleşik, işlek ve duyarlı bir adalet sistemi inşa etti, çatışma hâlindeki ordu yapıların tasfiye etti, orduyu yeniden kurdu, dış düşmanla temas kadar içeride asayişi bozmaya yönelik tutumları da titizce izleyen bir istihbarat teşkilatı meydana getirdi. Sağlam bir
divan nizamıyla devletin bütün işlerini kayıt altına aldı. Mali sistemi yeniden düzenleyerek ağır vergileri kaldırdı, zekât sistemini ve İslamî sosyal yardımlaşmanın diğer unsurlarını işler duruma getirdi. Dârü’lMauna ve Dârü’l-Gazel’i aynı anda medreseye dönüştürdü. Kur’an-ı Kerim eğitimini toplumun bütün kesimlerinde yaydı. Dârü’l-Hadisler açtı. Aynı hedefe yönelmiş, ortak bir zihnin kemali için, tasavvuf kurumlarını Şam’dan Mısır’a taşıyıp ortak bir yönetimde buluşturdu. Böylece toplumsal te’dip ve tatmini İslâmî bir nizam altında sağladı. Bununla beraber naiblerinin aldığı günlük asayiş tedbirleri keyfi bir yönetime alışan farklı toplum unsurlarınca aleyhte mizah konusu dahi yapıldı. Ama Selâhaddîn kararlılığını sürdürerek Mısır’da Osmanlı Devri’ne kadar uzanan bir düzen kurmayı başardı.
Makalemizde İslam dünyası tarihinde önemli bir yere sahip bu asayiş siyaset ve tecrübesini değerlendirilmiştir.
Makalenin bütününe ulaşmak için lütfen tıklayınız:
BİR CEVAP YAZ